top of page
  • Yazarın fotoğrafıNevzad Ali KILIÇ

Artık Hepimizin Bir İkizi Olacak: Dijital İkiz

Güncelleme tarihi: 18 Haz 2018


Teknoloji gerçek anlamda sol şeritte ve son sürat ilerlemeye devam ediyor. O kadar hızlı ilerliyor ki yeni çıkan bir konuyu tartışmadan başka bir konu önümüze servis ediliyor. Her yeni bir konu bir diğer konuya zemin teşkil ediyor ve teknoloji büyüdükçe büyüyor. Endüstri 4.0 konusu artık yeni bir olgu değil. Nesnelerin iletişimi konusunu çoktan geçtik. Büyük veri madenciliği eskimeye yüz tuttu. Artık bunları tartışmanın anlamı yok. Nasıl dünya blockchain ile çalkalandı ve artık gündemi bu konu meşgul etmiyorsa geride kalan konuları tartışmanın bir anlamı kalmadı. Bu konuları hazmedip nerelerde kullanabilirizi tartışmamız gerekiyor. Bende geriden gelen biri olarak yine eski bir konuyu merak ettim. İçerisinde nesnelerin iletişimini (iot), büyük veriyi, endüstri 4.0'ı içeren dijital ikiz konusunu çok sevdim ve öğrendiklerimi sizlere aktarmak istedim. Hadi gelin dijital ikiz konusuna yakından bakalım. Aldıysanız yanınıza ikizlerinizi hep birlikte başlayalım.

Dijital ikiz konusu temelinde nesnelerin iletişimini, büyük veriyi, sensörleri, endüstri 4.0'ı, simülasyonu içeren bir konu. Simülasyon konusundan başlayacağım işe. Endüstri mühendisliği eğitimim içerisinde simülasyon nasıl kurulur, kuyruk modellemesi nasıl yapılır, simülasyon çalışmalarında hangi programı nasıl kullanabiliriz eğitimlerini aldım. Benim en sevdiğim derslerden birisiydi ve kendilerini bir çok projemde kullandım. Hatta staj yaptığım yerde bile kullanma fırsatı buldum. Yani benim için çok önemli bir dersti kendileri. İşte okul hayatında Arena isimli bir program vasıtasıyla simülasyon kurulur ve sonuçlar test edilirdi. İş hayatında da simülasyonlar kurmaya devam ediyorum. Depo yönetiminde kurduğumuz bu simülasyonlar ile üçüncü parti ihalelerine bile hazırlık yapıyoruz. Ancak bu simülasyonları programlarla değil bildiğiniz excel üzerinden kuruyoruz. Neyse yine konuyu darmadağın ettim. Simülasyon konusu baya önemli bir konu anlatmaya çalıştığım olgu tamamen bu.

Simülasyon için bir örnek vereyim ve biraz aklınızda canlandırmaya çalışayım. Üretim hattında onlarca makineniz var. Ancak üretim kapasitenizi etkileyen bir makine var ve hattınızda dar boğaz oluşturuyor. Bu yüzden üretim rakamlarınız talebi karşılamakta zorluk çekiyor. Şimdi diyelim buraya bir tane makine daha almak istediniz ancak yeni makine demek yatırım demek. Makinenin parası, yeni operatörün maaşı felan derken başınıza çok fazla maliyet çıkacak demektir. Fakat yeni aldığınız makineyle üretiminiz artacak ve talebi karşılamaya başlayacaksınız. Şimdi burada ki soru yatırım yapalım mı yapmayalım mı olmalıdır. İşte mevcut hattınızın simülasyonunu kuruyorsunuz burada. Makineleri sıralıyorsunuz. Süreçleri giriyorsunuz. Kapasiteleri, personelleri, personel maaşlarını, çalışma sürelerini, bakım zamanları gibi üretim hattında gerçekte olan parametreleri sisteme giriyoruz. Çıkan sonucu tutuyoruz bir köşede. Daha sonra yeni oluşacak hattı kurgulayıp bir önceki sürecin adımlarını izleyip oluşan çıktıları da tutuyoruz elimizde. Bundan sonrası tamamen kıyas ve bu kıyas sonucunda yatırım yapıp yapmayacağımıza karar veriyoruz. Kaç yılda yatırımı çıkarır, arz talep dengesi nasıl oldu, karlılık artıyor mu gibi kıyaslarla kararımızı veriyoruz. Simülasyonun faydasını genel manada bu şekilde değerlendirebiliriz.


Şimdi gelelim iot, büyük veri ve endüstri 4.0 olaylarına. Nesnelerin iletişimi canlı cansız tüm varlıkların sistem içerisinde iletişimini hedefleyen bir olgu. Endüstri 4.0'a epey temel teşkil etmektedir. Iot dediğimiz zaman aklımıza sadece cansız varlıkların iletişimi geliyor olabilir ama bence bu hata. Çünkü biz hep akıllı evleri örnek olarak gösteriyoruz ve konu bu kadarmış gibi geliyor. İşte eve gelmeden 10 dakika öncesi kahve makinesinin çalışması ile iot konusunu sınırlandırırsak pek fazla olayın mantığını algılayamayız. Iot çok daha derin bir konu ve ben bu konuya bol bol yazı ayırmayı düşünüyorum. Şu an içerisinde bulunduğumuz konuda iot tabanlı bir konudur. Büyük veriler ve endüstri 4.0 konularında girmek çok isterdim ancak konu baya dağılacak o yüzden bunları da es geçiyor ve dijital ikiz konusuna balıklama bir giriş yapacağım.

2000'li yılların başı internet teknolojisinin büyüdüğü zamanlar. Birbirimizle iletişimi kurabildiğimiz zamanlar. Ama asıl dijitalleşme dönemi neredeyse 2010'lu yıllara dayanıyor. İçerik ve bilgi erişimi konuları bu zamanlarda gelişiyor. Daha sonra akıllı telefonların piyasaya çıkması ile mobil dönem başlıyor ve dijitalleşme bu dönemde atağa kalkıyor. Artık bilgiye her zaman ulaşabilme imkanı doğuyor. Akıllı telefonlar, mobil teknolojiler, internet ve operatör teknolojileri derken insanoğlu madem biz bilgiye bu kadar rahat ulaşabiliyoruz haydi herşeyi birbirine bağlayalım dedi. Facebook, instagram bu konuya verilebilecek en güzel örnekler. Önce canlılar birbirine bağlandı sonra cansız varlıklar. Ve ortaya endüstri 4.0 kavramı atıldı. Ki kendileri aslında bir devrimdir. İşte bunlar hep dijital dönüşüm. Dijital dönüşümle veri kavramının önemi arttı ve büyük veri madenciliği önem kazandı.


Bir türlü dijital ikize giriş yapamadım farkındayım ama yukarıdakileri anlatmam gerektiğini düşündüm. Dijital ikizin tanımı ne tarihçesi ne diye anlatmak istemiyorum. Örneklerle konuyu açıklamayı tercih ediyorum.


Şimdi bir fabrikadayız ve içerisinde bir makine var. Bu makine üretim hattınızın en temel parçası ve arıza gibi bir olayda tüm üretiminizi etkileyecek durumda. Teknoloji yardımı ile makinenizin bir dijital ikizini oluşturuyorsunuz. Bu kısmı simülasyon olarak düşünün. Makinenin parçalarına kadar simülasyonunu kurup tüm özelliklerini sisteme giriyorsunuz. Dijital ortamda ki bu görüntü sizin makinenizin dijital ikizidir. Fiziki olarak makinenizi etkileyen konuları belirliyorsunuz. Üretim miktarları, üzerinde işlenen ürünün özellikleri (sertlik katsayısı gibi), makineye gelen elektriğin voltajı, hava sıcaklığı, nem gibi bir çok özelliği sisteme dahil ediyorsunuz. Daha sonra bu verileri sensörler yardımı ile sisteme işliyorsunuz. İşte anlık olarak voltaj yükseldi düştü diyelim sistem sensörler yardımı ile bunu ölçüp hop gidiyor ikizi de aynı şekilde simüle ediyor. Diyelim hava o gün çok nemli sensörler bu bilgiyi sisteme aktarıp ikizinde nemden aynı şekilde etkilenmesini sağlıyor. Bu kısım tamamıyla büyük veri oluyor.

Tamam bunu kurduk ama sistem bize ne verecek, çıktımız ne olacak sorusuna cevap verelim isterseniz. Şimdi fiziki makinenin tüm etkileşimlerinden ikiz makinede etkileniyor. Bu etkileşimden elde ettiğimiz verileri bir torbaya koyalım. Torbaya birde makinenin özelliklerini ekleyelim. Çalışma süresi, motor gücü gibi teknik bilgilerinden bahsediyorum. Şimdi torbayı güzelce bir karıştıralım. Sistem çeşitli simülasyonları sürekli olarak çalıştırıyor ve gidip sürekli torbada ki verileri kurcalıyor. Sonra bize diyor ki bak kardeşim makinenin şu bölgesi önümüzdeki 10 gün içinde yüzde 45 olasılıkla şu arızayı verecek. Yani diyor ki ikizim bozulacak hattın duracak ayağını denk al bakım planını revize et. Bence muhteşem bir olay.


Tabi olayı bu kadar sınırlamak yanlış olabilir. Bu konunun öncüsü Nasa'dır. Nasa çok uzun insansız yolculuklar için parçaların nasıl bir dayanıklılık göstereceğini merak ediyor. Uzay bilimlerinin parçaları da oldukça pahalı parçalar olduğu için fiziki testler yapmak çok büyük maliyetlere sebep oluyor. O yüzden gidiyor uzay ortamında oluşacak şartlarla parçalar üzerinde testler yapıyor. Olayın temeli buradan başlıyor. Olay sadece makinen arıza verecek kardeşim değil yani. Tasarım aşamasında parçaların dizaynında rahatça kullanılabiliniyor.

Biraz daha farklı bir mercek kullanmak istiyorum. Diyelim ki biz beyaz eşya üreten bir firmayız. Fabrikamızda bulunan tüm makineleri, araçları hatta ampulleri dijital ikizle takip ediyoruz. Orada bir sorun yok. Birde düşünün ürettiğiniz her ürün için böyle bir çalışma yaptınız. O an üretim hattında bulunan koşullar ışığında üretilen ürünlerin dijital ikizlerini çıkardınız ve seri numaraları ile bunun takibini yapıyorsunuz. Burada ki çıktı ne olabilir? Burada ki çıktı ürünlerin kaç yıl içerisinde hangi bölgelerinden arıza verecektir olabilir. Neden böyle bir bilgiye ihtiyaç duyalım dediğinizi duyar gibi oldum. Çünkü siz ürünü satarken bilmem kaç yıl garantili diye satıyorsunuz. Ürünlerinizin 4 yıl içerisinde arıza vermesi ve sizinde 5 yıllık garanti vermeniz size maliyet olarak dönecektir. Ancak istatistik temelli bir çalışma yaparak gerçek garanti sürenizi hesaplayabilirsiniz. Tabi istatistik temelli bir çalışma demek bolca veri demektir. Bolca veri demek büyük veri demektir. Büyük veri demek yönetilmesi zor ve sistematik bir süreç demektir. Hop konuyu tekrardan büyük veriye bağladım.


Futbol endüstrisinde bile çok rahatça kullanılabilinir bu ikiz olayı. Şimdi hali hazırda futbolcuların antreman performansları, maç performansları takip ediliyor. Performans değerleri sensörlü yelekler, bileklikler hatta top içerisine yerleştirilen sensörler ile çok rahatça ortaya koyuluyor. Futbolcunun fiziksel özellikleri ile birlikte bu değerler harmanlanırsa darbeye bağlı sakatlık dışında futbolcuların ne zaman sakatlanabileceği neresinden sakatlanabileceği tahmin edilebilir. Veya kilo gibi fiziksel özellik olasılıkları takip edilerek antreman programları bu doğrultuda oluşturulabilir. Ütopik mi? Kesinlikle değil. Benzer çalışmalar günümüzde fazlasıyla var. Ve bu olayı sadece futbolcu olarak düşünmeyin. Bireysel sporunuza bile entegre edilebilir.

Futbolcu örneği vermemde ki amaç makinelerden insanlara geçebilmek içindi. Şimdi olaya birde sağlık başlığıyla bakacağım. Teknoloji artık insanoğluna giyilebilir teknoloji sunuyor. Akıllı telefonunuza entegre bir saat ile nabzınızı, tansiyonunuzu hatta uyku kalitenizi ölçebiliyorsunuz. Kaç adım attım ne kadar yürüdüm gibi bilgilere artık çok rahat ulaşabiliyorsunuz. Tıp dünyası bu dijital ikiz olayına fazlasıyla kafayı takmış. Giyilebilir teknoloji, mikro çipler yardımıyla insan vücudunun her değeri kayıt altına alınabilir. Hava sıcaklığı, hava kirliliği, geçirilen hastalıklar, vücut kan oranı, vücut oksijen oranı, kas oranı, yağ oranı, kullanılan ilaçlar, yenilen yemeklerin değerleri, hazmetme sonucu ortaya çıkan besinler, proteinler, kimyasallar, nikotin, zifir gibi ucuca ekleyince buradan köye yol olacak değerlerin sürekli gözlem altında tutulduğu kaydedildiği bir sistem hayal edin. Bu kadar çok veri eşliğinde sistemin yaşı ve genetik özellikleri de hesaba kattığını unutmayalım. Hatta aile bireylerin hastalıklarını bile ekleyelim buraya. Bu kadar çok veri ışığında kurulan simülasyonlar ile dijital ikizimiz bize kanser olma olasılığından tutun da haftaya grip olma olasılığına kadar bilgiyi ortaya koyabilir. Düşünsene biri size diyor ki kardeşim geçmiş olsun haftaya bugün yüzde 56 olasılıkla grip olacaksın. Sen ne yaparsın hemen portakala asılmaz mısın? 2 gün sonra çıktı şu şekilde değişiyor. Haftaya bugün yüzde 13 ihtimalle grip olacaksın. Erken teşhis hayat kurtarır.


Evet erken teşhis hayat kurtarır. Sadece sağlık anlamında değil bu. İşletme anlamında, üretim anlamında da bunu rahatça ifade edebiliriz. İşte bu ikiz olayı bize erken teşhis imkanı sunuyor. Bu arada çok daha fazla örnek verebiliriz. Ben bu konuyu çok sevdim. Bol bol araştıracağım okuyacağım. Belki daha fazla örnekle karşınıza çıkarım tekrardan. O zaman ben sloganı verip sahneyi terk ediyorum. Unutma! Erken teşhis hayat kurtarır.

165 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page